Virüsün kaynağı belli; Zeytin Çekirdekleri! Sonunda ve ne mutlu ki bana da bulaştı! Geçtiğimiz hafta sonu Ayvalık’ta, bu inanılmaz ama pekala gerçek olan gönüllü müzik çalışmasına gittim. Sadece geçen hafta sonuna özgü bir çalışma değildi. Haziran 2014’den bu yana faaliyet halinde olan, yerel ve harici gönüllü desteğiyle, her geçen gün daha güzel sesler çıkaran, bugüne kadar 750 çocuğa müzikle dokunmuş bir proje. Bu sene itibariyle, 100 kadar çocuk, her gün okul çıkışı ve hafta sonları, onlara nota okumayı, birlikte müzik yapmayı öğretmeye gelmiş öğretmenlerinin yanına koşuyorlar. Hayatlarında müzik olmayan, müzikle bugüne kadar tanışmamış çocuklar. Evlerinde, okullarında, yaşamlarında, kendisini ifade edecek alanları, koşulları, dili bulunmayan çocuklar. Buraya geliyor, müzikle ve diğerleriyle buluşuyor, kendisiyle ve diğerleriyle tanışıyor, kendini ve diğerlerini kutlayarak ayrılıyor.
Ayvalık’ın 17 farklı ilköğretim okulundan, 17 mahalleden geliyor çocuklar. Bu sayı, projenin şehir merkezinin dışındaki köyleri de kapsaması anlamına geliyor. Bu dağılım da, ayrışmış sosyal yapılar içinde, birbirleriyle yan yana gelmeyecek çocukların yan yana durması ve herkesin müzikte eşitlenip ortak bir uğraşta bulunması ve uyum içinde güzel bir şey üretmesi anlamını taşıyor. Benim şahit olduğum bütünlük işte böyle bir şeydi ve sanırım bu tatlı virüsü benzersiz kılan en önemli özellikti. Bu kadar homojen olmayan bir yapı içinde bütün olmak! Bunun kolay oluşmadığını söylüyor projenin gönüllü koordinatörü Gül. “Kürt, boşnak, roman, yörük, adalı, zengin, fakir, şehirden, kırsaldan gelen çocukların, önyargıları yıkıp beraberliği öğrenmesi için bir yıla yakın bir süreç gerekti. Tanıdıkça birbirlerini kabul edip en temel müşterekte birleştiler: insan olarak var olmak. Bu müziğin barıştırıcı ve birleştirici gücü ile mümkün oldu!”
Gül Yılmaz Gürsoy’u tanıyorum. Yıllar önce masa üstünde bir grup gönüllü, konuşurduk bu projenin yapı taşlarını. Bugün bu masa üstü projenin gerçekleşmesi, Gül’ün iradesi, sabrı, çalışkanlılığı, sınırsız gönüllüğü sayesinde mümkün oldu demek yanlış olmaz. Yer olarak Ayvalık’ın seçimi de pilot çalışmayı kolaylaştıran bir faktördü. Gül’le birlikte, en başından beri aktif çok değerli ve bugün sayısı 40’tan fazla gönüllü ile birlikte proje ayağa kalktı ve büyümeye devam ediyor. Kadıköy Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi’nin de desteğini yakından biliyorum.
Şimdiye kadar 16 performansları oldu Zeytin Çekirdekleri’nin. 4-6 haftada bir performans yapmaya çalışıyorlar. Sadece müzik değil, resimleriyle, danslarıyla da varlık gösteriyorlar. Hatta artık turneye de çıkmaya başladılar. 1 Haziran, Boğaziçi Mezunlar Koro’sunun “Minik Elli Koca Yürekli” şarkılar konserine onlar da katılacaklar. İşte orada, ben de çekirdeklerle “Dostum Ol” u söyleyeceğim.
Geçenlerde, ihtiyaçları olan bir davul seti için Facebook’ta yazdığım bir postun 24 saat içinde 122 paylaşımı yapılmıştı! Bu inanılmaz bir rakamdı. Bir kere daha şunu gösterdi: Tutunabileceğimiz somut umutlara, güvenebileceğimiz iyi insanlara ve güzel şeyler yapmaya ihtiyacımız var. Toplumsal travmamızın üstesinden ancak bu umutlu bağlarla ve dayanışmayla gelebiliriz inanıyorum. İşte o yüzden hapşuuu! Bu yazıyı okuyup da Zeytin çekirdeklerini tanımayanlara da bulaşmıştır, umarım!
Nasıl Katkıda Bulunulabilinir?
İmece usulu, herkes elinde ne varsa onu verebilir; ama ondan başka;
- Düzenli maddi destek yapılabilecek önemli bir katkı. http://www.zeytincekirdekleri.org/
- PR (Tanıtım) / paylaşım ile, medyadaki güçlü kalemlerle irtibat ile…
- Psikolojik destek / Giderek, çocuklarla, ailelerle görüşerek
- Akademik destek / Dersleri zayıf olan öğrencilere yazın ders vererek
(Gönüllülerin uçuşları Pegasus, konaklamaları iki butik otelin sponsorluğu tarafından sağlanıyor. )